Merhaba basılmamış kitabımın varolmayan okuyucusu.
Bayadır yazmadım, biliyorum ki merak etmedin. Öyleyse başlıyorum.
Nereden başlasam bilmiyorum.
Normalde harici bir dosyaya yazar sonra onu bu sayfaya geçirirdim. Ancak bu kez onunla uğraşmayacağım. Ne edebi kaygım var ne de konuşacak biri. Çok sıkıldım. Bir fincan kahve aldım. Sabaha dek yazacağım.
Geçenlerde saçımı kestirdim. Artık aynaya baktığım şeye sempati duymak istemedim. Küçükken Ankara’daki gecekonduda uyanırdım bazen. Salondaki cama bakardım. Kısa saçlı bir adamın gölgesi vururdu. O gölgeyi her uyandığım gece görürdüm. Bir keresinde cesaretimi toplayıp perdeyi bile aralamıştım. Ancak karşı evin çatısında kimse yoktu. Şu an lambamdan sağımdaki duvara vuran gölgeme bakıyorum. Ne kadar da benziyorum.
Çocukken korktuğum gölgeyi taşıyorum. Bilinmeyenden korkmak kolay. Ancak o gölgeyi artık tanıyorum. Şimdiyse daha zor.
(Yukarıdaki cümleden beri bir şey yazamadım. Saat sabaha karşı 6 oldu. Uyuyacağım sanırım. Başka zaman devam ederim.)
Comments